Milli Savunma Bakanlığı’ndaki kritik toplantının ardından akıllara ‘5. kara harekatı yolda mı?’ sorusu geldi. Dışişleri Bakanı Fidan’ın ‘Üçüncü taraflar’ cümlesiyle başladığı çağrı ise çok konuşuldu. Teröristlere yönelik operasyonlarda yeni bir dönem mi başladı? Bakan Fidan, ‘Üçüncü taraflar’ derken kimleri kastediyor? Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar milliyet.com.tr’ye merak edilenleri yanıtladı.
Terör örgütlerine yönelik darbeler tüm hızıyla devam ederken Irak’ın kuzeyine yönelik peş peşe başarılı operasyonlar gerçekleştirildi.
MSB’den yapılan açıklamada, Irak’ın kuzeyindeki Metina, Gara, Hakurk, Kandil ve Asos bölgelerinde Bölücü Terör Örgütü’ne yönelik hava harekatları düzenlendiği, icra edilen hava harekatlarıyla bölücü terör örgütü tarafından kullanılan ve içerisinde sorumlu düzeyde teröristlerin de bulunduğu mağara, sığınak, barınak ve depolardan oluşan toplam 22 hedefin imha edildiği belirtildi.
Harekatın, PKK/KCK ve diğer terörist unsurları etkisiz hale getirerek Irak’ın kuzeyinden halklara ve güvenlik güçlerine yönelik terör saldırılarını bertaraf etmek ve hudut güvenliğini sağlamak amacıyla; Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 51’inci maddesinden doğan meşru müdafaa hakkı doğrultusunda düzenlendiği bildirildi.
ÇOK SAYIDA TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
İcra edilen harekatlarda azami oranda yerli ve milli mühimmat kullanılarak çok sayıda teröristin etkisiz hale getirildiği belirtilerek, “Asil milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri, geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemizin ve milletimizin beka ve güvenliği için terörle mücadeleye tek bir terörist kalmayıncaya kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir. Bu harekat sırasında; masum sivillerin, dost unsurların, tarihi ve kültürel varlıklar ile çevrenin zarar görmemesi için her türlü tedbir alınmıştır” ifadeleri kullanıldı.
BAKAN FİDAN’IN ‘ÜÇÜNCÜ TARAFLAR’ AÇIKLAMASI
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanlığı’na yönelik terör saldırısı girişimine ilişkin de, “Terörle mücadelede Türkiye’nin tavrının ne kadar net olduğu bilinen bir husustur. Bu son olaydan sonra da istihbarat ve güvenlik güçlerimizin yaptığı çalışmalar neticesinde iki teröristin Suriye’den geldikleri, burada (Suriye) eğitim gördükleri açıklığa kavuşmuştur.
Bu vesileyle Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait olan bütün altyapı-üstyapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekun meşru hedefidir. Üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum. Silahlı kuvvetlerimizin bu terör saldırısına cevabı son derece net olacak. Böyle bir eylemi gerçekleştirdiklerine bir kez daha pişman olacaklar” ifadelerini kullandı.
MSB’DE KRİTİK ZİRVE
Öte yandan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın Milli Savunma Bakanlığı’nda bir araya geldi.
Bu toplantı ile birlikte ‘5. kara harekatı mı geliyor?’ sorusunu da akıllara getirdi. Bakan Fidan, ‘Üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum’ cümlesi ne anlama geliyor? Terörle mücadelede yeni bir döneme mi girildi?
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA SALDIRI BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA OLDU
Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, milliyet.com.tr’den Sercan Dinç’e dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Ağar’ın değerlendirmeleri şöyle; Şimdiye kadar Türkiye, başta ABD ve Rusya ile yapmış olduğu mutabakatlar ve bölgedeki hassasiyetler nedeniyle YPG/PKK örgütünün terörist unsurlarını nokta atışlarıyla vurdu. Ama bir diğer tarafıyla oradaki diğer faaliyetlerin yani 30 km derinliğin ötesindeki faaliyetlerin küresel ve bölgesel hassasiyetler nedeniyle farklı şekillerde ele aldı. Meseleyi muhattap olduğu ülkelerle çözme neticesinde hareket etti.
Ancak en son İçişleri Bakanlığı’na yapılan saldırı bardağı taşıran son damla oldu. Doğrudan doğruya Ankara’nın devlet kurumlarının hedef alındığı ve siyasetin, siyasi iradenin ve egemenliğin bir şekilde hedef alındığı gözüküyor. Yani eylem derinleşmedi, söndürüldü ama böyle bir niyeti olduğu gözüküyor. Bu Suriye’den geldi.
TÜRKİYE ÇOK NET OLARAK BİR ŞEY SÖYLÜYOR: ZARAR GÖRMEYİN!
Şimdi ABD’nin özellikle Barış Pınarı Harekatı sırasında yapılan mutabakatlar çerçevesinde bunlar silahlarını, her şeylerini alıp 30 km ötede aşağısına çekilip gideceklerdi ve Türkiye, YPG/PKK/PYD üzerinden kesinlikle bir tehditle karşı karşıya kalmayacaktı. Ama bu zaman içerisinde gerçekleşmedi. Bir diğer tarafıyla da Suriye merkezli, Türk devletinin aklını manipüle etmeyi amaçlayan, iradesini, egemenliğini manipüle etmeye çalışan bir eylemle karşı karşıya kaldık.
Böyle olunca Türkiye çok net olarak bir şey sölüyor; ‘Bundan sonra şu ana kadar vurduklarımın ötesine daha farklı hedefleri de vuracağım ve bunlardan siz zarar görmeyin!’ Zarar görmeyin dedikleri kimler? YPG/PKK/PYD terör örgütüyle iş tutanlar. Bunlar kimler? Söyleyelim…
1 – Amerika Birleşik Devletleri
2 – İngiliz Özel Kuvvetleri
3 – Fransa Özel Kuvvetleri
Sadece bu mu? Hayır sadece bu değil. Bir diğer tarafıyla da rejim unsurları ve Şii milisler. Bir diğer tarafıyla Rusya’nın YPG/PKK terör örgütüyle iş birliği geliştirdiği alanlar ve ortak kullandığı alanlar. Bir diğer tarafıyla KYB yani Süleymaniye tarafı. Bir diğer tarafıyla Sincar başta olmak üzere Irak ve merkez hükümeti.
“TÜRKİYE BÜTÜN TARAFLAR ‘BUNLARI BEN VURACAĞIM’ DİYOR”
Bu açılardan bakıldığı zaman Türkiye bütün taraflara ‘YPG/PKK taraflarından uzak durun’ diyor. ‘Bunları ben vuracağım. Siz etkilenmeyin’ diyor. Bu çok büyük bir irade beyanı.
“SON DERECE SERT BİR DÖNEME GİRDİĞİMİZİ ÖNGEREBİLİRİZ”
Bu anlamda son derece sert bir döneme girdiğimizi, çok önemli olayların gelişebileceğini öngörebiliriz. Tabi her şey ortaya konacak etki ve sonuçlarına bağlı.
MSB’DEKİ TOPLANTI BİR MESAJ MI?
Tabi bir mesaj. Ama bir diğer tarafıyla da bizim için toplantının içeriği ve anlamı önemli. Şimdi devletin güvenlik bürokrasisinin bütün unsurlarının bir araya geldiğini görüyoruz. İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı… Devletin güvenlik ve diplomasiyle ilgili zirvesi MSB’de bir araya geldi.
“DEVLETİN AKLININ TOPLANDIĞI ZİRVE DİYEBİLİRİZ”
Bunun bir anlamı var. Devlet ne yapacağına, nasıl yapacağına ve bunun üreteceğini yan etkilere hesaplayarak konuşur. Yani devletin aklının toplandığı, devletin aklının zirvesi diyebiliriz. Bu anlamda son derece önemli.
“YAN ETKİLERİNİ HESAP ETMEK ZORUNDAYIZ”
Bir diğer tarafıyla meseleyi sadece terörle mücadele olarak değerlendirmeleyim. Her zaman şunu anlatmaya çalıştım; Terör artık jeopolitik oyunun bir aparatı. Bölgemizdeki jeopolitik oyunlara eklenmiş bir aparattan bahsediyoruz. Şimdi biz terör örgütüyle ilgili mücadelemizi bu manada sadece terörle mücadele mantığı çerçevesinde yapamayız. Jeopolitik denklemdeki olası sonuçlarını, yan etkilerini hesap etmek zorundayız.
Bizim terörle mücadelemiz ilişki geliştirdiğimiz ülkelerle olan denklemleri nasıl etkileyecek? Aktif tarafsızlığı, denge siyasetini nasıl etkileyecek? Karabağ’ı nasıl etkileyecek? Zengezur koridorunu nasıl etkileyecek? Kerkük’ü nasıl etkileyecek? Kıbrıs’ı nasıl etkileyecek? Ege’yi nasıl etkileyecek? Bütün bunların hesap edildiği bir zirve olduğunu değerlendiriyorum.