Hamas’ın, İsrail istihbaratına rağmen bir sabah ülkenin güneyine saldırması tüm dünyada şaşkınlık yarattı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Mısırlı bir casus ise olaydan kendilerinin haberdar olduğunu ve İsrail’i nasıl uyardıklarını açıkladı.
Yüksek güvenlikli sınırlar, güvenlik kameraları ve 24 saat nöbet tutan askerler…Gazze’de yaşayan Filistinliler, İsrail’in gözünün sürekli üzerlerinde olduğunu yakından bilir. Keza gözetleme uçakları da gökyüzünde sürekli vızıldar. İstihbarat teşkilatları ise teknolojik kaynakların yanı sıra siber yeteneklerini de kullanarak mütemadiyen kendileriyle ilgili bilgi toplar. Ancak analistlere göre, bariyerleri yıkan ve yüzlerce militanını İsrail’e göndererek yüzlerce kişinin ölümüne ve bölgenin yeni bir savaşa sürüklenmesine yol açan Hamas’ın eşi benzeri görülmemiş saldırısı öncesi İsrail’in gözleri adeta kapalıydı. İsrail istihbarat teşkilatları on yıllar boyunca elde ettikleri ‘başarılar’ sayesinde yenilmezlik havasına kapılmıştı.
MOSSAD ÇUVALLADI
Batı Şeria’daki komploları engellemiş, yurt dışında Hamas ajanlarına suikastlar düzenlemiş ve iddialara göre İran’ın merkezinde İranlı nükleer bilim insanlarını öldürmüştü. Hatta Mossad, Şin Bet ve askeri istihbarat kurumları, çabaları tökezlediğinde bile gizemini korumuştu. Ancak İsrail’i büyük bir bayramda hazırlıksız yakalayan hafta sonu saldırısı, ülkenin itibarını şüpheye düşürdü. Keza daha zayıf ama kararlı bir düşman karşısında hazır olup olmadığına dair soruları da gündeme getirdi.
“Aksa Tufanı” saldırısının üzerinden 48 saat geçmesine rağmen Hamas militanları İsrail topraklarında güvenlik güçleriyle çatışmaya devam ediyor. Diğer yandan da onlarca İsrailli, hala Gazze’de Hamas’ın elinde esir bulunuyor. Yaşananları “Büyük bir başarısızlık.” diye yorumlayan Başbakan Binyamin Netanyahu’nun eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Yaakov Amidror, “Operasyon aslında Gazze’deki (istihbarat) yeteneklerinin iyi olmadığını da kanıtlıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
KOCA BİR KAOS
Amidror, başarısızlıkla ilgili açıklama yapmaktan kaçınsa da ortalık yatıştığında bu durumdan çıkarılması gereken dersler olduğunun altını çiziyor.
Askeri Sözcü Tuğamiral Daniel Hagari de ordunun halka “açıklama borçlu olduğunu” kabul ediyor ama bunun zamanının şu an olmadığını belirterek, “Önce savaşırız, sonra soruştururuz.” diyor. Kimileri ise suçu sadece istihbarat zafiyeti ya da istihbarat hatasına yüklemek için henüz çok erken olduğu görüşünde.
Batı Şeria’daki düşük seviyeli şiddet dalgasının hükümetin bazı askeri unsurları oraya kaydırmasına neden olduğunu ifade ediliyor. Bazı eleştirmenler ise Netanyahu’nun aşırı sağcı hükümetinin “yargı reformu” girişimleri nedeniyle İsrail’i sarsan siyasi kaosa işaret ediyor.
Daha önce yapılan açıklamalarda, Netanyahu hükümetinin “yargıyı ele geçirme planı” diye tanımlanan tartışmalı yasa tasarısının, ordudaki bütünlüğü tehdit ettiğine işaret edilmiş ve ‘bölünme’ uyarılarında bulunulmuştu. Ancak plandan önceden haberdar olunmaması, İsraillilere karşı son on yılların en ölümcül saldırısına yol açan olaylar zincirinin başlıca sorumlusu olarak görülecektir.
HAMAS PLANINI GİZLİ TUTTU
İsrail 2005 yılında askerlerini ve yerleşimcileri Gazze Şeridi’nden çekerek bölgede olup bitenleri yakından takip etme imkanını bir anlamda ortadan kaldırdı. Bununla birlikte İsrail, Hamas’ın 2007’de Gazze’nin yönetimini ele geçirmesine rağmen teknolojik ve insan istihbaratını kullanarak üstünlüğünü korudu.
Hamas liderlerinin yerlerini net olarak bildiğini iddia etti ve bunu bazen liderlere evlerinde uyurken düzenlediği suikastlarla kanıtladı. İsrail, Hamas üyelerini ve silah taşımak için kullandığı yeraltı tünellerinin nereleri vuracağını biliyordu ki kilometrelerce uzunluktaki gizli tünelleri yok etti. Bu yeteneklere rağmen Hamas planını gizli tutmayı başardı. Muhtemelen aylar süren bir planlama ve titiz bir eğitimle gerçekleştirilen ve çok sayıda grubun koordinasyonunu içeren saldırı, İsrail’in istihbarat radarından kaçmış gibiydi.
EMEKLİ GENERAL: TEKNOLOJİ KULLANMIYORLAR
Emekli İsrailli General Amir Avivi, Gazze’de bir dayanağı olmayan İsrail güvenlik güçlerinin istihbarat elde etmek için giderek daha fazla teknolojik araçlara bel bağladığını belirtiyor. Avivi, militanların artık teknolojik istihbarattan kaçınmanın yollarını bulduklarını ve İsrail’e niyetlerine dair eksik bir görüntü verdiklerinin altını çiziyor.
“Karşı taraf teknolojik üstünlüğümüzle başa çıkmayı öğrendi ve bunu ortaya çıkarabilecek teknolojiyi kullanmayı da bıraktı” diyen Avivi, eski komutanlardan oluşan şahin duruşuyla bilinen İsrail Savunma ve Güvenlik Forumu’nun başkanı ve kurucusu olarak görev yapıyor. Militanların telefon ve bilgisayar kullanmadığını ve hassas işlerini teknolojik casusluğa karşı özel olarak korunan odalarda yürüttüğünü ya da yeraltına indiğini söyleyerek, “Taş Devri’ne geri döndüler” diyor. Ancak Avivi, başarısızlığın istihbarat toplamanın ötesine geçtiğini kaydederek İsrail güvenlik birimlerinin Hamas’ın niyetlerine ilişkin yanlış kanıya dayanarak aldıkları istihbarattan doğru bir resim çıkaramadıklarını da ifade ediyor.
MISIRLI CASUS: ONLARI UYARDIK
Mısırlı bir istihbarat yetkilisi, İsrail ile Hamas arasında sık sık arabuluculuk yapan Mısır’ın İsraillilerle “büyük bir şey” hakkında defalarca konuştuğunu söyledi, ancak ayrıntı vermedi. Aynı isim, İsrailli yetkililerin Batı Şeria’ya odaklandığını ve Gazze’den gelen tehdidi önemsiz gibi gösterdiğini aktardı. Netanyahu hükümeti, son 18 ayda artan şiddet dalgası karşısında güvenlik önlemleri talep eden Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcilerin destekçilerinden oluşuyor. Mısırlı casus, “Onları, çok yakında bu durumda bir patlama olacağı ve bunun büyük olacağı konusunda uyardık. Ancak uyarıları hafife aldılar.” diye konuştu.
‘İSRAİL ORDUSU SARSILDI’
İsrail aynı zamanda Netanyahu’nun “yargıda revizyon” planıyla meşgul oldu ve kamuoyu hiç olmadığı kadar bölündü. Netanyahu, savunma birimlerinin direktörlerinin yanı sıra bazı eski istihbarat başkanları tarafından, söz konusu yargı reformu planının ülkenin güvenlik servislerinin uyumunu bozduğu yönünde defalarca uyarıldı. Obama yönetimi sırasında İsrail-Filistin müzakereleri için özel temsilci olarak görev yapan Martin Indyk, yaptığı değerlendirmede, yasal değişiklikler konusundaki iç bölünmelerin “İsraillilerin hazırlıksız yakalanmasına” katkıda bulunan ağırlaştırıcı bir faktör olduğunu dile getirdi. “Bu, İsrail ordusunu öyle bir şekilde sarstı ki, sanırım bunun büyük bir dikkat dağıtıcı olduğunu keşfettik” dedi.