ABD merkezli Politicio, Biden yönetiminin Gazze planını yazdı. Yıllar önce yaptığı hataları tekrar yapmak istemeyen ABD’nin dış politikası dünyada ses getirdi.
İsrail-Hamas arasındaki savaş bütün kaosuyla sürerken Tel Aviv yönetimi dün gece Gazze’ye girdiklerini duyurdu. ‘Küçük çaplı’ bir operasyon olarak görülen çatışmalarda İsrail ordusunun bölgeden rehineler hakkında istihbarat topladığı bilgisi verildi. İsrail’e Hamas’ın elinde 23 Ekim tarihi itibariyle en az 222 esir bulunuyor. Hamas, İsrail’in dün gece Gazze’ye girdiğini doğruladı. Kassam Tugayları, bölgede İsrail askerleriyle çatışma yaşadı. Hamas’ın iddiasına göre zırhlı birliklerle Han Yunus tarafından gelen İsrail ordusu çatışmaların ardından geri çekildi. Hamas ayrıca ‘İsrail ordusuna ait iki buldozer ve bir tankı imha ettik, onları geri çekilmeye zorladık’ dedi.
‘BİR KERE GİRERSEK ORAYA SAHİP OLURUZ’
ABD merkezli Politico’da ise İsrail’in saldırgan politikalarıda dair geniş çaplı bir analiz yayınlandı. 11 Eylül saldırılarından örnek verilerek giriş yapılan yazıda şu ifadeler kullanıldı: ‘General Colin Powell, 11 Eylül sonrasında Irak’ı işgal etmeyi düşünen eski ABD Başkanı George W. Bush’u ‘Bir kez girebilirsek, oraya sahip oluruz’
Irak’ın işgali sonrası Saddam’ın da idam edilmesi bölgede karışıklığa neden açtı. Peş peşe yaşanan savaşlar nedeniyle ABD bölgede istediği planlamayı sağlayamadı, üstüne bir de Irak’ta sayısız terör örgütü kurulmuş oldu. 11 Eylül’den sonra yapılan hataların tekrarlanmamasını isteyen Joe Biden ise İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları durdurması yönünde ısrar ediyor. Tel Aviv’in ‘kesin’ bir planı olmadığını hatırlatan Politico, tam bir kara harekatının büyük belirsizlikler gösterdiğini söylüyor.
GAZZE’NİN GELECEĞİ
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant geçtiğimiz Cuma günü milletvekillerine ülkenin Hamas’a karşı savaşı bittikten sonra Gazze üzerinde kontrolü sürdürme planının olmadığını söyledi. Burada sorun şu 2.3 milyon nüfuslu bölgede elektrik ve su ihtiyacı İsrail tarafından karşılanıyordu, savaş sonrası İsrail’in bunu vermemesi durumunda ne olacağı hala belirsiz.
‘İSRAİL’İN EN SAVUNMASIZ TARAFI’
İsrail-Hamas arasındaki savaş sadece birkaç ülkeyi değil, aslında bütün Orta Doğu’yu kapsıyor. Savaşa komşu olan ülkeler yaşananları ‘alarm’ durumunda izliyor. İsrail’in kara harekatı başladığı zaman Tel Aviv’in bu ülkelerden siyasi desteğin yanı sıra kendilerine saldırmamayı da garantiye alması gerekiyor.
İran destekli Hizbullah bu bağlamda en kritik konumda. Lübnan-İsrail sınırında faaliyet gösteren Hizbullah, İsrail için en savunmasız kısımda güçlü olarak bulunuyor.
Hizbullah’ın agresif tutumundan siyasi yönetim de şikayetçi. Lübnanlı politikacılar, içinde yer almak istemedikleri bir trajedide tüm kilit aktörler (İsrail, ABD ve İran) tarafından göz ardı edildiklerinden şikayet ediyorlar. Nüfusunun tahminen yüzde 85’ini yoksulluğa sürükleyen ekonomik kriz nedeniyle zaten diz çökmüş olan ve zar zor işleyen geçici hükümetle Lübnanlılar, İran’ın İsrail’le olan savaşında ikinci cephe olmamak için çaresiz durumdalar.
‘MISIR’IN KAYBEDECEK ÇOK ŞEYİ VAR’
Savaşın yayılmasından en çok etkilenecek ülkelerden biri de Mısır. Yetkililer çatışmaların şiddetlenmesiyle birlikte İsrail’in hedeflerini büyüteceğini ve Gazzelileri yerinden edeceğini düşünüyor. Bu nedenle Hem Sisi, hem de Ürdün kralı ülkelerine Filistinli mülteci almamak için direniyor.
BIDEN YÖNETİMİ NE YAPACAK?
ABD hükümeti İsrail’in Gazze krizinde kapsamında yapılan planları tamamen bozacak riskleri almaya başladığına dair işaretler var. İsrail’in sivillere yönelik saldırıları bunlardan biri. Bu arada, İsrail’in kara saldırısının açıklanamayan gecikmesi, bazı analistler tarafından, Washington’un ülkeyi Hamas’a saldırma konusunda nasıl ilerleyeceği konusunda yeniden düşünmeye ikna etmeyi umarak zamana karşı oynadığının bir işareti olarak görülüyor.