Konya’da yaşayan Esma Eskiler Şanverdi Normal bir hayatı yaşamıyorum. Sıradan hayatınızda özlemediğiniz ne varsa özlüyorum’ diyerek yaşadığı çaresizliği anlattı.
Hasan Şanverdi (39) ile evli ve Murat (7) isminde oğlu olan kamu personeli Esma Eskiler Şanverdi’ye 2005’te yapılan karaciğer biyopsisinin ardından ‘otoimmün hepatit’ teşhisi koyuldu. 2010 yılında canlı verici olan ablası Şeyma Karaman’dan karaciğer nakli olan Şanverdi, ‘Her şey iyi gidiyor’ derken hastalığının nüks ettiğini öğrendiğini söyledi. İkinci kez nakil kararı alınan Şanverdi, 8 gönüllü adayının da çeşitli nedenlerle verici olamaması nedeniyle çaresizlik yaşadığını ifade etti. Türkiye’deki organ bağışı sayısının yetersiz olmasından ve uzun süredir organ bağış listesinde olmasına karşın uygun organın çıkmamasından yakınan Şanverdi, “3 kız kardeşiz. Birincide ablamdan nakil oldum. İkinci nakillerde canlı verici riskli olduğu için kadavrayı tercih ediyorlar. Ben diğer ablamın uyacağını düşünüyordum ama maalesef olmadı. Sekizinci vericim reddedildi. Hepsi akrabam ve canlı vericiler. Bugün 9’uncu verici için çalışılıyor. Uyana kadar arayıştayız” dedi.
HAYALİ AİLESİYLE KAHVALTI YAPMAK
Bir ayı aşkın süredir hastanede yattığını ve normal hayatına dönmeyi çok istediğini belirten Esma Eskiler Şanverdi, “Normal bir hayatı yaşamıyorum. Sıradan hayatınızda özlemediğiniz ne varsa özlüyorum. Bana ‘İyileşince ne gibi hayallerin var’ diyorlar. Pandemiden önce yazarlık atölyesine katılmıştım. Bir öyküm basıldı. Yine yazmayı hayal ediyorum. Oğlum, ‘Anne sen iyileş, İtalya’ya gidelim’ diyor. Hastaneye belirli aralıklarla yatıp çıkıyordum ama bu kez aralıksız hastanede kaldığım süre 1 ayı geçti. Hayalim, oğlumu kucaklayıp, sarılıp uyumak, birlikte kahvaltı yapmak. Çok daha sıradan şeyleri hayal ediyorum. Kimse sabah kalktığında ailece kahvaltı yapmayı hayal etmez ama benim için bu bile bir kutlama haline geldi” diye konuştu.
‘İNSAN İNSANA MUHTAÇ’
Organ bağışının önemine dikkat çeken Şanverdi, bazı nakil bekleyen hastaların kendisi kadar şanslı olmadığını da dile getirerek şöyle konuştu:
“Böbrek naklinde vericiler bir böbreğinden vazgeçerek yaşamayı göze alıyor ama ısrarla kadavra bağışında hala ilerleyemiyoruz. Bunun da mantığını anlayamıyorum. İnancınız ne olursa olsun ölen insanla bir şekilde ayrılıyorsunuz bedensel olarak. Bedeni neden hala ısrarla toprağa gömmek ihtiyacı hissediyoruz? Bunu anlamak için başımıza gelmek zorunda mı? ‘Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin’ dileğine hiç katılmıyorum. Çünkü insan insana muhtaç. Bugün ben sağlıklı bir hayat sürüyor olabilirim. Başımıza gelmesini beklemeyelim. Kadavra bağışını arttırabilirsek yarın için de bir umut olur. Benim bugün dokuzuncu vericiyi konuşabilirken kalp nakli bekleyen hasta konuşamıyor. Canlı verici ihtimali onlarda hiç yok. Ya kadavra bulunacak ya da yaşayamayacak. Ben de nakil olmazsam buradan çıkamayacağım. Umudumuzu bitirmiyoruz ama hala organ beklemeye devam ediyoruz. Bu bireysel olarak benim çaresizliğim değil. Çağrım organ nakli bekleyen tüm hastalar için geçerli.”
‘SAĞLIKLIYKEN VASİYET EDİN’
Karaciğer Nakli Programı Başkanı Prof. Dr. Murat Kılıç, hastasının durumu ve organ bağışı konusunda şunları söyledi:
“Her gün yüzlerce, binlerce hasta organ bekliyor, organ nakli oluyor ya da organa ulaşamayıp maalesef hayatını kaybediliyor. Herkesin kendisi ya da ailesinde bir kişi organ yetmezliğine girebilir. Bu noktada organ nakilleri hayat kurtarıcı ameliyatlardır. Esma’ya uygun organ maalesef çıkmadı. Kan grubu da AB olduğu için organ oldukça az çıkıyor. Şu an ki durumu çok kötü değil ama nakil olması da gerekiyor. Serviste kalıyor yoğun bakımda değil. O bakımdan şanslıyız. Ama birkaç ay içinde nakil olmazsa durumu kötüleşip yoğun bakıma girebilir. Organ nakilleri Türkiye’de başarılı sonuçlarla birçok merkezde yapılıyor. Yaptığımız nakillerin yüzde 80’i canlı vericilerden oluyor. Ölümden sonraki kadavra bağışlarının yüzde 20’de kalması az bir oran. Bunun daha yüksek olmasını hedefliyoruz. Maalesef ölümden sonra kaybın acısıyla bağış yapmaktan çekiniyoruz. Halbuki bu bir fırsat. Sonrasında pişman olanlar var. Sağlıklıyken bunu vasiyet gibi kabul edip yakınlarımıza organlarımızı bağışladığımızı söyleyebiliriz.”