Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Filistin’de yaşananları biz kendimize zamanın da yapılanlara benzetiriz” dedi.
Kafkas Üniversitesi’nin düzenlediği ‘KKTC’nin Türk Dünyası içerisindeki stratejik önemi’ konulu konferansına katılmak üzere Kars’a gelen KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ilk olarak Sarıkamış Alisofu Şehitlik Anıtını ziyaret etti. Ardından Valiliğe gelen Cumhurbaşkanı Tatar, resmi tören ile karşılandı. Valilik Şeref defterini imzalayan Tatar, Kars Valisi ve Belediye Başkan Vekili Ziya Polat’tan şehir hakkında brifing aldı.
Kafkas Üniversitesi Ahmet Arslan Kongre Merkezinde düzenlenen ‘KKTC’nin Türk Dünyası içerisindeki stratejik önemi’ konulu konferansa katılan Cumhurbaşkanı Tatar, “Buraya gelirken yolda bir takım duygularla Sarıkamış’a gittim. Orada kayıtlara göre 80 bin şehit veya daha fazlası var, onlara bir Fatiha okudum, rahmet diledim, mekanları cennet olsun, ruhları şad olsun. İşte o kadar şehit Kıbrıs’ın alınmasında Osmanlı Devleti savaşlarla Kıbrıs etrafında o zaman Venediklilere onlara yapılan birtakım saldırılarla bizim insanlarımızın en az buradaki şehitler kadar orada da şehit verdiğini paylaşmak istiyorum. Yani Kıbrıs böyle kolay kolay elde edilmedi. Büyük fedakarlıklarla elde edilen ve o zamanın gerçekten dünya nezdinde büyük bir güç olan Bizans’ın uzantısı olan Venediklilerle bir yıl süren savaşlarla fethedilmiştir. Kıbrıs esas itibariyle tarihe baktığımızda en uzun süre Osmanlılar tarafından yönetilen, ondan evvel baktığımızda Venedikliler 200 seneden az. Bugünün Rumları, oradan buradan gelen ve İngiliz sömürge yönetiminde oraya aktarılanlar. Rumlar, şimdi Kıbrıs’ın esas sahipleriymiş gibi algı yaratmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla bizim olan adanın başına, gerçekten bizi üzen olaylar gelmiş geçmiş” diye konuştu.
Kıbrıs’ın bağımsızlık tarihi hakkında bilgi veren Tatar, bugün Filistin’de yaşananların Kıbrıs’ta da gerçekleştirildiğini belirterek, şunları söyledi:
“Kıbrıs’ta 1963 kanlı noel denilen, biliyorsunuz Binbaşı İlhan Elazığlı o zamanın Kıbrıs Türk alanındaki tabip binbaşı doktorun ailesiyle ve o gece yine yüzlerce insanımızın katledilmesinden sonra 1974’e kadar direnmek hiç de kolay değildi. Çünkü geleceğimiz meçhuldü, ne olacağı belli değildi. Türkiye Cumhuriyeti gelebilecek miydi? Rum tarafının hep oynattıkları bir müzik vardı; ‘bekledim da gelmedin’ diye dağlarda. Rum tarafından gelen bu müzik Mücahitlerimizin moralini bozmak için yapılıyordu. Yani ‘çok beklersiniz, Türkiye gelemeyecek. Çünkü Türkiye’nin gelmesine engeller vardır’ şeklinde. Maalesef batı dünyasının Müslüman Kıbrıs Türk halkını adadan yok etmek için bizlere yapılan bütün bu saldırılar karşısında sesiz kalmasının altında başka ideolojik faktörler de vardır. Yani mazlum bir halkı bu kadar acımasızca katletmek ve onların adadan temizliği için orantısız güç karşısında bütün bunları yapmak cahillikten daha beter. İşte bugünlerde Kıbrıs’ta büyük bir duyarlılık vardır. Filistin’de yaşananları biz kendimize zamanında yapılanlara benzetiriz. Maalesef kimse gelmedi, kimse imdadımıza yetişemedi ama Türkiye ile de elbette temas içerisindeydik. Çünkü Türkiye’nin çok önemli komutanları Türk Mukavemet Teşkilatının kuruluşunda kahraman niteliği kazanan o dönemin komutanları. Elbette onların tecrübeleri Türk ordusundaki geçmişi, deneyimleri harp okulunda öğrendikleriyle bizim Mücahitlerimize öğrettikleriyle düzenli bir ordu haline getirebilmeleri o zaman çok değerliydi çok kıymetliydi. 20 Temmuz sabahında çıkartma olurken elbette çıkartmayı destekleyen paraşütle atlayan Mehmetçikler dolayısıyla hem denizden hem havadan hem Mücahitlerimizle karadan güçlü bir harekatla yönetilen Kıbrıs Barış Harekatı, Kıbrıs Türk tarihinde fevkalade önemli bir dönüm noktası ama şanlı Türk Ordusunun tarihinde de çok önemli bir zafer niteliğindeydi. Nitekim birinci harekat 20-21 Temmuz ve 14-15 Ağustos’ta yapılan bir takım çalışmalarla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sınırları belli oldu. Dolayısıyla 1974 ordusunun adaya çıkması ile merhum Ecevit’in o zaman ifade ettiği gibi ‘biz Kıbrıs’a barışı götürmeye gidiyoruz’ bu barış hem Türklere hem Rumlara ve o günden sonra yavaş yavaş Türkler hepsi kuzeye gelmiş yerleşmiş kuzeyde olan Türkler yerinde kalmış, güneyde yaşayan Türkler kuzeye gelmişler güneyde olan Rumlar yerlerinde kalmışlar kuzeyde olan Rumlar güneye gitmişler ve Kıbrıs’ta 2 bölgelilik ve dolayısıyla 2 farklı otoritenin temellerinin daha da pekiştirdiğini görüyoruz.”
Gençleri Kıbrıs’a davet eden Cumhurbaşkanı Tatar, “İşte Kıbrıs böylesine stratejik, önemli. Siz gençlerin de iyi okuyup, öğrenmesi gereken milli bir dava. Bu değerleri gelecek nesillere taşımak için Kıbrıs’ı öğrenmenizi, bilmenizi ve inşallah zaman zaman Kıbrıs’ı ziyaret etmeniz, oradaki Osmanlı döneminden kalan tarihi, kültürü ve bütün güzellikleri görmeniz ve Kıbrıs’a olan ilginizi arttırmanız en büyük temennim ve dileğimdir. Bu duygularla bütün öğrencileri Kıbrıs’a beklediğimi buradan ifade etmek istiyorum” dedi.
Konuşmaların ardından Kars Valisi ve Belediye Başkan Vekili Ziya Polat ve Kafkas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Kapu, Cumhurbaşkanı Tatar’a plaket hediye etti. Programın ardından Kars Ticaret Odası Başkanlığını ziyaret eden Cumhurbaşkanı Tatar üyelerle bir araya gelerek kentteki yatırımlar hakkında bilgi aldı.