Süper Lig lideri Fenerbahçe 21. haftada konuk ettiği Samsunspor karşısında hesapta olmayan puan kaybı yaşadı. Karşılaşma 1-1 sona ererken, Galatasaray’ın farklı galibiyeti sonrası zirvede puanlar eşitlendi. 90 dakika sonrası spor yazarlarından teknik direktör İsmail Kartal’a eleştiri geldi.
Trendyol Süper Lig’in 21. haftasında Fenerbahçe Kadıköy’de Samsunspor karşısında 1-0’lık üstünlüğü koruyamadı, 1 puanla yetindi. Galatasaray’ın farklı Trabzonspor galibiyeti sonrası şampiyonluk yarışında puanlar eşitlendi. Fenerbahçe-Samsunspor maçı sonrası spor yazarlarının görüşleri şöyle…
KAÇAN GOLLER ROMANI – ERCAN GÜVEN (MİLLİYET)
Yıldızlardan galaksiye dönmüş, ligin ilk yarısını şampiyon geçmiş, her futbol istatistiğinde en iyiyi yakalamış Fenerbahçe, ağzına kadar dolu Kadıköy’deki evinde mütevazı rakibi Samsun’la berabere kalıp iki puanı heba etmişse, en pozitif adam bile “suçlu” arar.
Kolay!.. Buyurun karşınızda İsmail Kartal. Dakika 62’de rakip gol atıp skor 1-1 berabere duruma geldikten hemen sonra, forveti olduğu gibi değiştirerek Tadic, Dzeko, İrfan Can’ı, ardından Szymanski’yi çıkarırken, kafanda hangi plan vardı Hoca’m?
Bu soruyu sorarken maçın henüz 7. dakikasında Mert’in ortalayıp Tadic’in kaçırdığı, 1-0 öne geçtikten sonra Tadic’in iki defa “al da at” deyip Dzeko’ya gönderdiği Dzeko’nun atamadığı, beraberlikten az önce Szymanski’nin kestiği Dzeko’nun yandan dışarı yolladığı yüzde 99,9’luk golleri kimse hesaplamaz tabi.
Fenerbahçe, “takım golü” tamlamasının tam karşılığı İrfan Can vuruşuyla öne geçtikten sonra ikinci golü atamayıp, Samsunspor’un “tek gollü skoru son yirmi dakikaya kadar sürüklemek” planına yol verdiğinde kaybetmişti zaten iki puanı.
Özetle Fenerbahçe Samsunspor karşılaşması “atılamayan goller” dramı veya “kaçan goller romanıdır”. Ortaya çıkan eserin telif hakkı ise sadece İsmail Kartal’a değil, takımdaki futbol ustalarına da aittir ki, kötü gününde olmak onların da hakkıdır. Daha doğrusu “şanssız gününde olmak”…
“Topun canı var” derler… Onu bilemem ama “kaprisi” olduğu kesin.
Bir de oyun disiplininden asla uzaklaşmayan, önde basarken bile bir anda savunmada sekiz kişi olan, merkezi kepenk indirmiş dükkan gibi kapatan Samsunspor’un emekleri var tabi.
Fenerbahçe Kadıköy’deki Samsunspor beraberliği ile sadece iki puan kaybetti; sayfayı çevirirse geride kalır. Tersi yapılır, Tadic, Dzeko gibi futbol ustaları ile Hoca’nın performansı masaya yatırılır didiklenirse, çok daha büyük olur kayıp!
FENERBAHÇE GEÇEN SEZONU HATIRLATTI – UZAY GÖKERMAN (SKORER)
60 dakika her şeyin yolunda gittiği bir karşılaşmada Fenerbahçe’nin Samsunspor karşısında puan bırakması bu sezonun belki en tuhaf ve aynı zamanda da gereksiz sonucu oldu. Fenerbahçe savunması son karşılaşmalarda rakiplerine pozisyonu bırakalım akan oyunda şut imkanı bile vermiyordu.
Duran toplarsa fazlasıyla sorun oluşturuyordu. Geçen hafta Gaziantep FK’nın son dakikada kaçırdığı veya Livakovic’in kurtardığı şut bu anlamda dikkat çeken bir durumdu. Samsunspor’un da genel görüntüsü organize bir oyun kurmanın ötesinde duran top ile pozisyon üretme becerisi gösteren oyuncuları işaret ediyordu ki Emre Kılınç bu özellikleriyle Sivasspor’dan Galatasaray’a transfer olma başarısı gösteren futbolcuların başında geliyordu. Fenerbahçe’nin yediği golde sivrilen Emre Kılınç ve Livakovic oldular.
Bu şekilde gol yemek kuşkusuz üst düzey bir takım için her zaman soru işareti bırakıyor sahanın içine… Diğer taraftan golün hemen peşinden İsmail Kartal’ın 3 radikal değişiklik yapması satranç oynayanlar anlayacaktır; çift (??) işaretlik hamleler olarak notlara geçti. Geçen maçta da İsmail Kartal’ı bir yandan överken öte yandan gizliden gizliye eleştirdiğimi belirtmiştim bazı hamleler her zaman riskleriyle birlikte değerlendirilirler. Gaziantep FK karşısında orta alandan bir oyuncu eksiltip, 9 numarayı iki oyuncuya çıkararak sezon başından beri hiç görülmedik bir taktik değişiklik yapan İsmail Kartal, Samsunspor’un golünden sonra Jorge Jesus’tan hatırladığımız dokunuşlarını gerçekleştirdi.
Hatta Mert Müldür’ü çıkarıp, Ferdi’yi sağa çekip Lincoln’ü de sola alsa kelimenin tam anlamıyla Jesus piştisi olurdu! Fenerbahçe geçtiğimiz sezon böyle o kadar çok puanlar kaybetti ki her şeyin iyi gittiği bir anda tepe taklak oldu ve şampiyonluk kaçtı.
Tadic, Dzeko, İrfan Can Kahveci çıktı; King, Batshuayi, Cengiz Ünder girdi. On dakika sonra Szymanski ile Emre Mor değişikliği ile görüntü bir anda bambaşka bir hale büründü. Atak ve pozisyon var gibiydi ama etkisi hiç yoktu! Puan kaybı bağıra bağıra geldi. Çıkan oyuncuların tamamı Fenerbahçe’nin bu sezon fark yaratan oyuncularıyken; giren oyuncular (bunu yazarken her ne kadar rahatsızlık hissetsem de) bir anlamda geçen sezonun kaybını yaşatanlardı.
İsmail Kartal bu denklemi aklından hiç çıkarmaması gerekiyor. Kazandıran > kaybettiren oyuncudan! Sonda yazdığım cümlelerden yanlış anlamlar çıkmasın diye açıklama gereği duyuyorum; bu oyuncuların her biri değerli ve yeri geldiğinde puanlar kazandırma potansiyeline sahipler.
Ama belli bir kadro, taktik, uyum içinde olmak kaydı ve şartıyla. Batshuayi kariyerinde bir oyuncuya “loser” yakıştırması yapmak kimsenin haddine değildir kuşkusuz; ama belli ve sınırlı bir kadronun içinde ister istemez oradan bu sonuç çıkmaktadır. Anlaşılmayan hususlardan devam etmek gerekirse; İsmail Kartal geçen hafta iki 9 numara ile saha yerleşimi yaparak bir sonuç almışken, Kadıköy’de neden bunu deneden imtina etti?
Tadic bu karşılaşmada öncekilere nazaran çok daha etkiliyken neden ilk çıkan grubun içinde yer aldı? Emre Mor için ister istemez bir paragraf açmak gerekiyor. Fenerbahçe futbolcu için kariyerine tutunabilmek adına belki de son şans olacaktır. İsmail Kartal bence kendisine olduğundan da çok fırsat veriyor. Elinden gelenin bu kadar olduğuna inanmak istemiyorum; öyleyse zaten hatayı yapan teknik direktör olur. Bu yetmiyor evet, daha çok çalışması gerekiyor.
Fenerbahçe çok önemli bir 2 puanı hem de İstanbul’da bıraktı. Her sezon aynı şeyleri yazmaktan belki bıktık ama gerçek değişmiyor. Derbi veya büyük maçlarda puan kaybetmek bir yere kadar anlaşılır ama şampiyonluk yarışında giderken bu seviyedeki rakipleri kayıpsız geçmek gerekiyor. Sonra bu puanlar çok aranıyor veya üzerine olduğunda da anlamlar yükleniyor.
YANLIŞLAR VE DOĞRULAR – TOLGA ERSARI (SKORER)
Süper Lig’de zirve yarışını karıştıran haftaya yanlışlar ve doğrular damga vurdu. Başka bir deyişle, özellikle teknik adamların yaptıkları ve yapmadıkları zirve mücadelesine doğrudan etki etti.
Gündüz seansında Fenerbahçe, evinde ağırladığı Samsunspor karşısında maça iyi başladı ve her açıdan mükemmel bir golle erken bir dakikada 1-0 öne geçmeyi başardı.
Golden sonra da oyun ve pozisyon üstünlüğü yine sarı- lacivertlilerdeydi. Fakat Fenerbahçeli futbolcular, bu üstünlüğü gole dönüştürmeyi başaramadılar. Bu da Samsunspor’un oyunun içinde kalmasına neden oldu. Nitekim konuk takım, 63’de beraberliği yakalamayı başardı.
Öncelikle, bu gole neden olan serbest vuruş öncesinde hakem Bahattin Şimşek’in Fenerbahçe aleyhine verdiği faul kararının son derece hatalı olduğunu belirtmek gerekiyor. Özetle, bu goldeki hatalar silsilesini başlatan hakem Bahattin Şimşek oldu!
Samsunspor’un golü öncesindeki serbest vuruşta topun başına geçen oyunculardan Zeki Yavru’nun, atıştan hemen önce Emre Kılınç’a yaklaşıp bir şeyler söylemesi dikkat çekti. Fakat buna asıl dikkat etmesi gereken Fenerbahçe kalecisi Livakovic’di. Bizler ekran başında Zeki Yavru’nun Emre Kılınç’a topu Livakovic’in boş bıraktığı köşeye vurmasını söylediğini tahmin ederken Hırvat kaleci bunu tahmin edemedi. Üstelik bir de atış öncesinde orta yapılacağını düşünerek az da olsa öne çıktı. Bu nedenle de topa müdahalede geç kaldı ve topu ancak içeriden çıkartabildi. Kısacası Livakovic bu golde hatalıydı.
Fakat bu golden kısa bir süre sonra İsmail Kartal’ın; Edin Dzeko, Dusan Tadic ve İrfan Can Kahveci’yi, bir süre sonra da Szymanski’yi oyundan çıkartması “ hata ” seviyesini aşıp “ yanlış ” seviyesine ulaşan bir olaydı!
Skorun 1-1, dakikanın da 70 olduğu bir anda, şiddetle gole ihtiyacınız varken Dzeko’yu oyundan çıkartmanın açıklanabilir bir tarafı yoktur. Hele Fenerbahçe’nin attığı gollerinin neredeyse tamamına yakınında gerek gol gerekse de asist olarak imzası bulunan Dzeko, Tadic ve İrfan Can Kahveci’nin üçünün birden aynı anda, Szymanski’nin de onlardan bir süre sonra oyundan çıkartılmasının hiçbir izahı yoktur! Evet, Batshuayi hamlesi yapılabilir ancak santrafor bölgesinde Batshuayi’yi King’le eşleştirmek yerine Edin Dzeko ile eşleştirmek çok daha doğru bir seçimdir. Nitekim maçın son bölümünde oyunu tamamen Samsunspor kalesine yıkan Fenerbahçe, bitiricilik anlamında çok aradı Dzeko’yu.
Kısacası çok büyük yanlış yaptı İsmail Kartal. Esasen Dzeko’nun oyundan çıkarken İsmail Kartal’a “ ne yapıyorsun? ” dercesine eliyle yaptığı hareket her şeyi anlatıyordu.
Fenerbahçe’nin puan kaybından sonra Trabzonspor ile yapacağı dev mücadele daha fazla önem kazanan Galatasaray’da doğru bir kadro tercihiyle çıktı sahaya Okan Buruk. Kaan Ayhan’ın sol bekte görevlendirilmesi, böyle bir maçta defans güvenliği açısından son derece doğruydu. Aynı şekilde Barış Alper Yılmaz’ın kendi orijinal mevkii olan kanatta oynatılması da Buruk’un bir başka doğrusuydu. Ama doğruların içerisinde belki de en önemlisi, Okan Buruk’un Halil Dervişoğlu ısrarından vazgeçerek santraforda Wilfried Zaha’ya görev vermesiydi. Nitekim Zaha, iki gol ve bir asistle bu tercihin ne kadar doğru olduğunu gösterdi.
Elbette bu karşılaşmada da hatalar vardı. Örneğin Galatasaray’ın ilk golden sonra topu Trabzonspor’a bırakıp hızlı geçişlerle gol bulmaya çalışması, yine ilk golden sonra Zaha’nın ileride rakiplerine pres uygulamaması ve bu anlamda ofansif olarak neredeyse her şeyin Mertens’e kalması gibi.
Fakat ikinci yarıya daha hızlı ve topa daha fazla sahip olarak başladı Galatasaray ve bunun neticesinde de maçı koparttı ve farka gitti. Ancak Okan Buruk’un 76. dakikada Kaan Ayhan, Torreira ve Kerem Demirbay’ı aynı anda oyundan çıkartması tartışmaya açık bir hamleydi. Çünkü bu hamleyle omurganın belkemiği olan orta saha tamamen değişirken defansta ve hücumda da taşlar yerinden oynadı. Barış Alper Yılmaz, bir kez daha sol beke çekilirken onun sağ kanattaki görevini Tete üstlendi. Burada özellikle orta saha ve defanstaki değişim önemliydi. Çünkü her ne kadar dakikalar 76’yı ve tabela da 3-0’ı gösteriyorsa da sonuçta rakip Trabzonspor’du. Nitekim bu değişiklikten çok kısa bir süre sonra özellikle orta sahaya alınan oyuncuların yarattığı uyumsuzluğun da etkisiyle Trabzonspor gole ulaştı ve umutlandı. Okan Buruk’un şansı, bordo- mavililerin bu golünden yaklaşık bir dakika sonra Kerem Aktürkoğlu’nun harika bir golle Trabzonspor’un umutlarını dağıtması oldu.
Galatasaray’da defansif görevini başarıyla yerine getirmesinin dışında güzel bir de gol atan Kaan Ayhan, Zaha, Mertens, her geçen gün form grafiği yükselen Kerem Demirbay, stoperler, kanatta oynadığı süre zarfında arzusuyla Barış Alper Yılmaz, oyunda kimi zaman kendisini gösteren ve biri mükemmel olmak üzere iki gol atan Kerem Aktürkoğlu öne çıktılar. Oyuna sonradan dâhil olan Tete de iyi bir performans gösterdi. Icardi’nin son bölümde az da olsa süre alması da sarı- kırmızılılar için önemli bir gelişmeydi.
Trabzonspor için bir şeyler söylemek zor. Çünkü gerçekten ciddi bir kadro sorunu yaşıyorlar. Şimdi de Bakasetas ayrılıyor.
Sonuç olarak Galatasaray, derbi niteliğindeki bir mücadelede 5-1 gibi farklı bir skorla üç puana ulaşmayı bildi ve Samsunspor karşısında iki puan kaybeden Fenerbahçe ile puanını eşitledi. Kısacası bu haftadan kârlı çıkan Galatasaray oldu. Fenerbahçe ve Galatasaray, ligimizin üzerinde kadrolar kurdular. Şampiyonluğun kaderinde, İsmail Kartal ve Okan Buruk’un bu kadroları doğru bir şekilde yönetmeleri belirleyici olacak. Bu hafta olduğu gibi!