Marmara Denizi’nde 15 Şubat’ta batan kargo gemisi ‘Batuhan A’nın aşçısı Zeynep Kılınç’ın dümende bulunması kelimenin tam anlamıyla muammaydı. Hâlâ neden battığı net olarak bilinmeyen gemiye dair olası ihtimalleri ve Zeynep’in yürek yakan hikâyesini, annesi Nilüfer Kılınç ile Manevi abisiydim diyen Kaptan İrfan Çiriğ Milliyet.com.tr’ye anlattı.
Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Marmara Denizi’nde seyreden ‘Batuhan A’ adlı 69 metre uzunluğunda, 9 metre genişliğindeki kargo gemisi 15 Şubat’ta günün ilk ışıklarıyla sulara gömüldü. Geminin talihsiz kaderi, 6 mürettebatı da hayattan kopardı. Günlerce süren arama çalışmalarında ilk haber gemideki tek kadın olan aşçı Zeynep Kılınç’tan geldi. Genç kadının bedeni 18 Şubat’ta kaptan köşkünde, dümende bulundu. Böylece bilinmezliklerle dolu batışın ardından bir cevapsız soru daha gündeme geldi: “Dümende Zeynep mi vardı?” Zeynep’in işine olan sevgisi ve bağlılığını bilenler, onu hep “Her şeye koşturur, işini sevgiyle yapardı” diye anlatıyordu. Ancak gemi için böylesine riskli bir durum söz konusuyken, ‘Zeynep orada tek başına mıydı, ne yapıyordu?’ sorusunun cevabı akılları kurcalayan en dikkat çeken detay oldu. Kendi deyimiyle Zeynep’i ilk tanıdığı günden itibaren koruyan ve abilik eden Kaptan İrfan Çiriğ ihtimalleri değerlendirirken, genç kadının gözü yaşlı annesi Nilüfer Kılınç ise kızının hikâyesini Milliyet.com.tr ile paylaştı.
ZEYNEP NEDEN DÜMENDEYDİ?
Marmara Denizi’nde batan ‘Batuhan A’ adlı gemiyle ilgili çalışmalarda toplamda 852 personel görev alıyor. Geminin denizin 51 metre derinliğinde bulunan enkazından ilk haber ise aşçı Zeynep Kılınç’tan geldi. 33 yaşında, 3 yıldır çalıştığı geminin batmasıyla hayata gözlerini yuman genç kadının cansız bedeni, geminin dümeninde bulundu. “Kaza sırasında gemiyi Zeynep mi kullanıyordu?” soruları kafaları kurcalarken, araştırmalar kayıp 5 mürettebatı bulma umuduyla bir an bile durmadan sürdürülüyor. Geminin batış sebebiyle ilgili detaylar henüz belli olmasa da pek çok ihtimal de uzmanlar tarafından dikkatle değerlendirilip ipuçları bir araya getiriliyor.
Zeynep Kılınç’ın kaza sırasında neden dümende olabileceğini değerlendiren Kaptan İrfan Çiriğ, ihtimalleri şöyle sıraladı:
“Geminin neden battığını tam olarak bilmiyoruz. Bizim ‘ballast tankları’ dediğimiz denge tankları delik olabilir. Özellikle eski gemilerin balast tankları sorunlu ya da delik olabilir. Gemi yüklüyken genelde bu tanklar boş olur. Geminin çökmeye başlamasının sebebi, balast tanklarının su alması olabilir. Tüm personel balast tanklarıyla ilgili sorunu gidermek için makine dairesine inmiş olabilir. Gemiye yeni katılan makine personeli yağcı, gemiyi iyi tanımadığı için ciddi sorun oluşturmuş olabilir. Bu gemilere gelen kişilerin çoğu denize ilk kez çıkan, temelinde denizcilikte çalışma kültürü olmayan, sosyal ve maddi sorunlarla boğuşan insanlardır. Denize yeni başlayan tecrübesiz yeni gemi personelleri bu tür gemilerde ‘vardiya tutma belgesi’ almak için çalışıyor. Bu şekilde belirli bir süre gemide deniz hizmeti yaptıktan sonra uluslararası sefer yapan gemide çalışabiliyorlar. Dâhili hat gemisi Batuhan A’da da seyir esnasında mutlaka birinin yukarıda, köprü üstünde olması gerekiyordu. Zeynep’te de eğer gemici yeterliliği ve vardiya tutma belgesi varsa seyir esnasında köprü üstünde bulunabilir. Ancak dümen tamamen Zeynep’e bırakılamaz, sadece köprü üstünde gözcü olarak durabilir. Mutlak suretle zabit/kaptan köprü üstünde seyir esnasında bulunmak zorundadır. Gemiciye gemi bırakılmaz. Tahminim, makine dairesinde acil bir durum olduğu ve makinecilerin yanında tüm personelin oraya inmiş olabileceği yönünde.”
‘ANNE İZNE GELECEĞİM’ DİYORDU
‘Batuhan A’ gemisinin aşçısı Zeynep Kılınç’ın annesi Nilüfer Kılınç da kızına dair duygularını, “Zeynep’im gibisi var mıydı?” diyerek anlattı. Anne Kılınç, genç kadını bayram tatili için beklediklerini de belirterek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Zeynep’im gibi insan var mıydı? Benim kızım 3 senedir orada çalışıyordu. Bayramdan 1 hafta önce izne gelecekti, bunun için gün sayıyordu. ‘Anne, izne geleceğim’ diye söyleyip duruyordu. Kendi isteğiyle gemilerde çalışmaya başladı, bu işi de internetten buldu. Zaten aşçıydı. Gemicilik belgesini de alıp usta gemici oldu. Benim çocuğum iyilerin iyisiydi.”
Karadeniz’de Kafkametler gemisinin battığı gün yani 19 Kasım 2023’te Zeynep’in Kaptan İrfan Çiriğ’e WhatsApp üzerinden yazdıkları son derece dikkat çekiciydi. Zeynep’in ölümünden yaklaşık 4 ay önceki sözleri şöyle:
Kaptan İrfan Çiriğ: Sana tavsiyem, denize devam edeceksen eski gemilerden uzak dur. Zamanla kendine karada iş tut.
Zeynep: Aynen. Abi duydum duyalı onu düşünüyorum. Bayağı etkilendim ya, yok ben bu işi kışın yapmayacağım. Yok, bu 3 kış oldu artık. Zaten kaç gündür düşünüyorum da kesin kararlıyım. Eğer sağ salim yaşarsak öyle yapacağım.
16 Aralık 2023’te ise yaşanan kötü hava koşulları dolayısıyla Kaptan İrfan Çiriğ ve Zeynep arasında dikkat çekici bir diyalog daha geçiyor:
Zeynep: Biz Gemlik’teyiz abi, berbat bir hava var. Bugün gece kalkacaktık, vazgeçtik.
Kaptan İrfan Çiriğ: Bu hava Gemlik’e vurmaz.
Zeynep: Yarına bakalım ama acayip soğuk.
Kaptan İrfan Çiriğ: İntihar olur. Şu an 40 mil esiyor. Sakın ha!
Zeynep: Evet baya kötü.
‘KAFKAMETLER’DEN SONRA ÇOK KORKTU’
Pek çok denizci için bu işi yapmak bir tutku. Zeynep de işini çok seven, 1971 yapımı 53 yaşındaki son derece yaşlı ‘Batuhan A’ gemisinde her işe koşan bir denizciydi. Ancak güvenliği konusunda 19 Kasım 2023’te Ereğli Limanı’nda mendireğe çarparak batan Kafkametler gemisinin geçirdiği kazadan beri endişe duyuyordu. Hatta genç kadın, 2020 yılında denizcilerin rutin olarak katıldığı eğitimlerde tanıştığı Kaptan İrfan Çiriğ’e de korkularını anlatmıştı. Zeynep’le olan yazışmasını Milliyet.com.tr ile paylaşan Kaptan Çiriğ, “Zeynep bana abi diyen manevi kardeşimdi” diyerek konuşmasını sürdürdü:
“Zeynep’le 2020 yılının ekim ayında Tuzla’da gittiğimiz uzak yol kaptanlığı kursunda tanıştık. ‘Gemi adamı’ olmak için kursa geliyordu. Gemiciler arasında cana yakın, saygılı ve sessiz bir kız olarak bilinirdi. Masamızdaki boşları toplardı, dalgın bir hali vardı. Bizim de kaptan arkadaşlarla onun bu dalgın hali dikkatimizi çekti. İlerleyen günlerde kendisiyle sohbet etmeye başladık, ‘gemi adamı’ belgesini alır almaz çalışmak istediğini söyledi. Ben de ona ‘Bak bizim masada her türlü gemi sektöründen kaptan abilerin var. Neden gelip bizimle sohbet etmiyorsun?’ dedim. Zeynep için uluslararası sefer yapan bir gemide iş bulmuştuk. Ancak ‘Abi ben bir yerle anlaştım’ dedi. Zamanla abi-kardeş gibi olduk. İşle ilgili konuşurduk. İçten bir ‘abi’ deyişi vardı, benim de hoşuma giderdi. Her zaman başı sıkışırsa destek olacağımı söylerdim. Kafkametler gemisi battıktan sonra birkaç kere ‘Abi korkuyorum’ demişti. Eğer çalıştığı gemi hava kötü olduğunda çıkmaya çalışırsa, sahil güvenliği aramasını söylemiştim. Hatta ‘Beni ara. Ben de sahil güvenliği, liman başkanlığını ve savcılığı ararım’ dedim. Kötü havalara meydan okur gibi çıkıyorlardı. Bunun kurbanı oldular. 5 bofor kuvvetindeki bir havada liman başkanlığı size karışmaz. Ancak fırtınalı havalarda liman başkanlığı çıkışa izin vermez. Liman başkanlığı, gemi aşırı yüklendiyse (overload), gemi seyrinde engel teşkil edecek teknik ve personel yetersizliği durumlarında seyir izni vermez. Bu gemi ise 50 yaşından büyük, zaten deforme olmuş durumda.”
Anne Nilüfer Kılınç da kızının hayatına mâl olan ‘Batuhan A’ gemisinin eski olduğunu bildiklerine dikkat çekerek, Zeynep’in Kafkametler kazasına çok üzüldüğünü şu sözlerle dile getirdi:
“Geminin eski olduğunu biz de biliyorduk, o da biliyordu. Gemi tamir de oldu, bakım da yapıldı. Böyle olacağını bilse durur muydu? Gelirdi kızım buraya. Kafkametler’in batışına çok üzülmüştü, korkmuştu. Orada ölenlerden biri de arkadaşıydı. ‘Anne, arkadaşımın cenazesi bulunamadı’ demişti.”
ACİL DURUM SİNYALİ NEDEN GÖNDERİLMEDİ?
Kaptan İrfan Çiriğ, ‘Batuhan A’ gemisinden gelen acil durum sinyalini de değerlendirdi. Acil durum sinyali gönderen sistemlerin nasıl çalıştığından bahseden Kaptan, Zeynep’in bu sinyali gönderen düğmeye basmadığının soru işareti olduğunu söyledi. Kaptan Çiriğ, “Gemideki yağcı Ahmet saat gece 04.00’te gibi kız arkadaşına mesaj atmış. Ambar kapakları üzerindeki brandaların atmış olduğunu ve bunları tekrar ambar kapakları üzerine serip kamarasına geçtiğini yazmış. Bilinen gerçek şu ki dahili hat sefer yapan gemilerin ambar kapakları sorunludur, delikler vardır. Bu nedenle üzerine branda serilir ve branda iple sabitlenir. Yani olaylar 06.32’de değil, daha önce başlıyor. Gemiler acil durumlarda sinyal gönderir, telsizden sesli olarak gönderilen çevre gemilerden yardım istenir. Marmara Denizi’nde yoğun gemi trafiği var ve Marmara Denizi’nin güneyinde drift yapan, açıkta bekleyen birçok gemi var. Telsizden bir çağrı yapılmış olsa belki de onlar bugün hayatta olabilirdi. Bir de batma, yangın gibi durumlarda pozisyon ve durum bildiren mesajlar var. Bu gemide tehlike sinyali gönderen DSC düğmesi dediğimiz kırmızı düğmeye basılıyor. 3 ya da 5 saniyede sahil istasyonlarına, geminin pozisyonunu ve durumunu bildiriyor. Zeynep bu düğmeye neden basmadı ya da basamadı bilmiyoruz. Bunlar çok ciddi soru işaretleri. Gemi, 6 ila 7 metre battıktan sonra deniz suyu basıncıyla su yüzeyine çıkan ve uydu üzerinden tehlike sinyali gönderen ‘epirp’ cihazı var. Bu cihaz da o durumda manuel olarak çalıştırabilirdi” dedi.
‘BATUHAN A’ gemisindeki Hüseyin Tutuk adlı gemicinin ailesine gönderdiği son görüntülerde ise, geminin su aldığı net bir şekilde görülüyor. Gemicinin, “Gece saat 01.00’den bu yana 5’inci, 6’ncı elbisem. Allah’ım sen yardım et, ya Rabb’im. 6 saattir aynı yerdeyiz. Gemi batıyor. Ya Rabb’im gemi batıyor” sözleri dikkat çekiyor. Marmara Adası Badalan Limanı’ndan Gemlik Roda Limanı’na gitmek üzere 14 Şubat’ta saat 20.30’da kalkan 1250 ton mermer tozu yüklü ticari gemiden 15 Şubat’ta saat 06.32’de acil durum sinyali alınmış, 07.12’de ise sinyal tamamen kesilmişti.